Devlet geleneğinden gelen, bu geleneğin ciddiyetini ve nezaketini bilen bir insan, öncelikle konuşurken üslubuna dikkat etmeyi bilmelidir.
Hele ki söz konusu kişi bir devlet büyüğümüzse…
Hele ki bu isim Hatay Valisi Sayın Mustafa Masatlı ise, bu hassasiyet iki katına çıkmalıdır!
Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım yazımda, Sayın Valimizin Hatay için gösterdiği özveriden, sorumluluk bilincinden ve hassasiyetinden bahsetmiştim. 6 Şubat felaketlerinin ardından geldiği Hatay’da, adeta gecesini gündüzüne katarak sürdürdüğü onurlu mücadelesine şahit olduk.
Hatay için çalışan, şehrin yeniden ayağa kalkması adına her adımda sorumluluk alan bir devlet adamı portresi çizdi bize.
Üstelik bu çabayı yalnız biz değil, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da her fırsatta dile getiriyor. Cumhurbaşkanımız, Sayın Masatlı’yı övgüyle anıyor, çalışmalarını takdirle karşılıyor.
Ancak şimdi bakıyorum da…
Bazı çevreler, Valimizin İstanbul’daki bir programda bir şahsın elini sıkmamasını gündem yapmışlar!
Ne var bunda diye sormadan edemiyor insan…
Devlet protokolü, temsil adabı, kişisel duruş ve resmî davranış biçimleri herkesin keyfine göre şekillenecek şeyler değildir. Hele ki bir valinin, devlet terbiyesiyle yoğrulmuş bir ismin davranışlarını kendi dar kalıplarına göre yorumlamak büyük bir haksızlıktır.
Sayın Masatlı’yı bu tür sığ ve maksatlı eleştirilerle hedef almak, aslında Hatay’a, hatta devlete yönelik bir saygısızlıktır.
Çünkü bu makam, şahısların değil; devletin vakarını temsil eder.
Dolayısıyla, Valimizin bu tür gereksiz tartışmaların konusu yapılması son derece üzücüdür.
Eleştiri elbette yapılır, ama eleştirinin de bir adabı, bir vicdanı, bir sınırı vardır.
Unutmayalım:
Devlet adamına gösterilen saygı, aslında devlete duyulan saygının ta kendisidir.
Bu gerçeği göremeyenlere ise söylenecek tek şey var:
Biraz devlet geleneği bilmek, insana çok şey kazandırır.
